Emniyeti ve Yargı birimlerini çocuk istismarcısı onlyfans'çı çeteler mi esir aldı?!

Tam anlamıyla bir HUKUKSUZLUK devrini yaşadık diyebilirim. Cemaat/hemşerilik çıkar ağlarına çalışan kişi ve adresleri korumak uğruna en temel değerlerimizi ayaklar altına aldılar. Bir anneyi ve evladını Emniyet ve Yargıdaki, ve hatta Eğitim kurumlarındaki uzantılarıyla organize çetelerin saldırılarına açık hale getirdiler.  

Hem suçlu hem güçlü olmak kimyalarını bozmuyor. İnsanlıktan çıkmakta ısrar ediyorlar. TMSF Yozgat kontenjanından avukat Nagihan Gür Altaylı'nın 2017'deki yargı yollu teyakkuzunun ardından saldırılar başka Yargı mensupları eliyle sürüyor. Yargı haklı ve mağduru kriminalize etmenin, maddi manevi yılgınlık yaratmanın aracına dönüştürülüyor. Farklı güç odakları adli süreçlerin doğru işlemesini engelliyor.

2012'de satın aldığım ilk akıllı telefonumun modifiye edildiğini çok sonradan öğrendim. Telefonumdaki fotoğraf galerisinin dublike edildiğine, telefonuma dışarıdan müdahalelerin olduğuna şahit oluyordum***. 2018'den sonra Blogger hesaplarıma sadece evimdeki masaüstü bilgisayarından giriş yapmaya başladım. Ancak bu çetenin kadrajına bir kez girdiğinizde kurtulmanın neredeyse imkansız olduğunu yıllar içerisinde tecrübe ettim.
Telefon ve internet hilelerine paralel olarak, 2019'da ortaya çıkan kanıtlardan içerik üreten çocuk istismarcısı adi çetelerin konut dokunulmazlığımı ihlal ettiklerini öğrenmenin şokunu yaşadım. Bununla da sınırlı kalmadılar. Paravan kontratlı dairelerde pornografik içeriklerler üreten, eşgal benzerlikleriyle, deepfake'lerle nitelikli iftira düzenekleri kuran adi çetelerle saldırdılar. Emniyetteki uzantılarını kullandıklarını 2018'de mahalle karakoluna yaptığım şaibeli daireyle ilgili soruşturma başvurumun işleme konulmamasından anladım. Aynı ekibin Yargıdaki uzantılarını da kullanarak davalarımın soruşturmalarını mahalledeki cemaat/hemşerilik beslemesi kişi ve adreslere yönlendirdiğini öğrendim. Kurumlardaki çıkar ağlarıyla mahkemeleri manipule ediyorlar.

SİBER KUMANDA MASALARIYLA YERELLERDEKİ ADİ ÇETELERİN SİNERJİSİ

Film yapımcısı mantığıyla kurgu ve hikayeler üretiyorlar. Artırılmış gerçeklik ve deepfake teknolojisini yasa ve ahlak dışı bir piyasada gelir kapısına çevirenler, bizleri sürekli olarak kendi seviyesizliklerinin tezahürü işlerle zan altında bırakıyorlar. Tuzağa düşürdükleri çocukları cezasızllık zırhı olarak kullanıyorlar. Casus yazılımlarla tek bir çağrı bırakarak ele geçirdikleri telefonları istedikleri gibi yönlendiriyorlar ve bütün bu işleri otomasyona bağlayan ulus-aşırı siber çetelerin kurgu masalarıyla koordine çalışıyorlar.
Devletin varlığı tam da bu tür hak ihlallerini önlemek ve sorumluları yakalayıp yargılamak için vardır. Ancak tam tersini yaptılar. Haklı ve mağduru kriminalize etmek için teyakkuza geçtiler. Öyle ki evladımı paramiliter çetelerin saldırılarından korumak için önce Emniyet ve Yargıdaki organize çetelerin önüme koyduğu engelleri aşmam gerekiyor.

SALDIRI DÜZENEKLERİNİ BAŞLATANLAR

Eski eşim Fatih Kemal Altaylı'yla aynı kurumda çalışan 3.eşi TMSF avukatı Nagihan Gür Altaylı, oğlum lehine 6 ay uzaklaştırma aldı. Bu karardan sonra yaptığı ilk ve son telefon görüşmesinde beni adliye koridorlarında süründürmeye ant içtiğini söyledi. Dediği de oldu. Ben evladımın derdine düşerken Nagihan Gür çizilen imajı uğruna bizi mahvetti. Yargıdaki çıkar ağları bu sorunlu insanlara çalıştı. [Bknz - "Taraflı, Bağımlı ve Sorumsuz Yargı süreçleri"] Çocuğum yedi yıl benden izole edildi. Açtıkları dava ve soruşturmalarla maddi manevi yılgınlığa sürüklenmem amaçlandı. Eş zamanlı olarak paramiliter siber çetelerin itibarsızlaştırma saldırılarının düğmesine basıldı. Başta konut dokunulmazlığı ihlalleri olmak üzere çok ağır hak ihlallerine imza atıldı.




(***) Galerimin ve whatsapp'ımın uzun yıllardır izlendiğinin gayet farkındaydım. Kırk yıllık arkadaşlarımla whatsapp paylaşımlarımız yıllardır izini sürdüğüm troll gruplarına yansıyordu. Telefonuma ve internet hattıma dışarıdan müdahale olduğunun farkında olmakla kalmayıp bunun kanıtlarına ulaşmam gerekiyordu, ancak meseleyi kazıdıkça ortaya devasa bir suç yapılanması çıkıyordu. Telefon galerime ilgilerini çekebilecek 3-4 konuşma videosu koydum. Alakasız çevrelerden gelen benzer geribildirimlerden videolarda yapılan deepfake tekniklerinin tehlikeli boyutlara ulaştığı anlaşılıyordu. Özellikle 2018 yılına kadar telefonuma kayıtlı Blogger hesaplarıma yoğun bir saldırı vardı. Bugün hâlâ whatsapp'ın, telefonda yüklü olan sosyal medya ya da e-mail hesabının güvenliğinden şüpheliyim. Zira karşımızda profesyonel siber çeteler var. Bu çeteler müşterilerinin talepleri doğrultusunda hedefe koydukları kişileri zan altında bırakarak itibarsızlaştırmakla kalmıyorlar, can güvenliğini de tehlikeye atan kurgu ve hikayeler üretiyorlar. Ses ve yüz algoritmalarının devreye girdiği bu oyun ve tezgahlarda, trolledikleri kişiler üzerinden sizin zarar görmeniz istiyorlar ve bunu KURUMSAL uzantılarıyla birlikte büyük oranda gerçekleştiriyorlar. Reşit olmamış gençleri bütün bu kirli oyun ve tezgahlarda cezasızlık zırhı olarak kullanmaktan geri durmuyorlar.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Son 5-6 yıldır elimi attığım her işin altından istisnasız çok pis kokular geliyor

Devletin en kilit kurumlarında Cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar grupları

Reşit olmamış gençleri kullanan özel para-militer çeteler