Apoletli statükocular, Fetö'cüler, Cumhur İttifakı derken gelen gideni aratmıyor...
Türkiye'de Alevi bir Kürtseniz iktidarı oluşturan örtük/açık koalisyonlar aynı kapıya çıkıyor: Bize yönelik kurumsal ayrımcılıkta ve düşmanca politikalarda hepsi birleşiyor. Siyaseti belirleyen büyük sermaye tekçiliğin bayraktarlığını yapanların elinde olduğu müddetçe durum değişmeyecek.
2015 yılında Kamu Denetçiliği Kurumuna elimdeki resmi belgeyle bir başvuruda bulundum. 2000 yılındaki öğretmenlik atamalarında mezun olduğum bölümün ders kredileriyle ilgili hatanın geriye dönük düzeltilip düzeltilemeyeceğini MEB'in o dönem gönderdiği gerekçeli ret belgesiyle birlikte sordum (Dosya no: 2015/5946). Kamu Denetçiliği Kurumundan aradılar. Yarım saat konuştular. Nihayetinde tekrar KPSS'ye girmemi tavsiye etmekten öteye geçen bir açıklamada bulunmadılar.
Öğretmenlik arzu ettiğim bir meslek değildi. Asıl amacım saatleri az olan bir memuriyetle anneliği dengeleyen bir işte çalışmaktı. Oğlum henüz iki buçuk yaşındayken büyük özverilerle bir yıl boyunca gittiğim Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden İngilizce Öğretmenlik Sertifikası almıştım. Ancak sonradan İngilizce öğretmenliğinin kapısı mezun olduğum bölüme kapandı. Özel okul başvurularından da bir netice çıkmamıştı.
2016'da son bir kez hazırlandım. İngilizce öğretmenlik sertifikasının pedagojik formasyon olarak kabul edilmesi ve felsefe grubu ders kredileriyle ilgili sorunun çözülmesi üzerine felsefe öğretmenliği için başvurumu yaptım. KPSS Puanım yüksek değildi ancak sözlü mülakatta şansımın olduğunu düşünüyordum. Sonuçlar açıklandığında, yapılacağı söylenen sözlü mülakata dahi alınmadan elendiğimi öğrendim.
Yıllarca Cemaatin soru hırsızlığıyla memur olanlar neredeyse emekli olacakken, ben bu kez de darbe kalkışması sonrasında oluşan yeni iktidar koalisyonuna çarpıyordum.
ALDIĞIMIZ DERS: VATANDAŞINI 3K (Kızılbaş, Kürt, Komünist) OLARAK FİŞLEYEN FAŞİST DEVLETTE DEVAMLILIK ESASMIŞ...
ÖZETLE, bu devlet hiçbir zaman bizim devletimiz olmadı, olacak gibi de görünmüyor. Herkesin gözleri önünde yıllardır maruz kaldığım seviyesiz algı manipulasyonlarının, sefil saldırıların ve buna eşlik eden hukuksuzluğun uzun zamana yayılan etki gücü, benim nazarımda devletin hiçbir zaman bizim devletimiz olmadığı, asgari düzeyde bir devlet ahlakının ve saygınlığın kurumsal manada bulunmadığıdır. Toplum tabanından onay alan bu ayrımcılığın devlet görüntüsü altında paralel bir çıkar ağı biçiminde iş gördüğüdür.