2011 yılının son günlerinde üst katımı tutan, ilk dört-beş yıl boyunca su, elektrik ve doğalgaz kullanımı sıfır olan dairenin kirasını ve aidatını düzenli olarak ödeyen, ender zamanlarda binaya gelen, 2018'de provokatif davranışlar sergileyerek olaylı bir şekilde apartmanın huzurunu bozduktan sonra buradan taşınan FATMA KARASU*** kimdir?
Bu ülkede 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı. Gaybubet evlerinde, öğrenci evi görünümlü paravan dairelerde saklananlara dair haberler medyaya yansıdı. Binada giderek artan ve rahatsızlık veren dikkat çekici bazı durumlar üzerine 2018 Şubat ayında Maltepe Cumhuriyet karakoluna giderek soruşturma talebinde bulundum. 2011'de kiralanan üst katımdaki dairede ilk günlerde matkap ve çivi çakma sesleri eksik olmamıştı. Sonrasında kirası ve aidatı düzenli olarak ödenmesine rağmen 3-4 yıl boyunca yaşam belirtisi yoktu. Elektrik, su ve doğalgaz faturaları bunu doğruluyordu. Sonrasında kiracılar değişse de dairenin paravan kontratlarla tutulduğunu düşündüren izaha muhtaç çokça olay yaşandı. [Gireni çıkanı belli olmayan, randevu evi gibi çalışan, uygunsuz filmlerin çekildiği daireler]. İstanbul Maltepe Cumhuriyet Karakolundaki polis memuruna Blog yazarı olduğumu, siyasetle ilgili paylaşımlar yaptığımı, sosyal medyada aleyhimde karalama kampanyası başlatıldığını, bu sebeple olayları daha dikkatle değerlendirdiğimi kendilerine sözlü olarak ilettim. Talebimi alan memurun soruşturmayla ilgili bir geri dönüşün yapılacağını bildirmesine rağmen herhangi bir geri dönüş olmadığı gibi Fatma Karasu'nun provokatif eylemi*** soruşturma başvurumun hemen akabinde gelişti. Üstelik binada ve şaibeli dairede apartman adabına uymayan izaha muhtaç olaylar yıllar içerisinde bariz biçimde arttı. Pandemi döneminde bile gece geç saatlerde ya da sabaha karşı yangın merdiveninden gruplar halinde gürültülü giriş çıkışlar oluyordu. Güvenliği arayıp niçin normal girişi kullanmadıklarını sorduğumdaysa "tanıyoruz, biliyoruz, sorun yok" deniliyordu. Yıllarca öğrenci evi dedikleri daire hangisidir hala bilmiyorum. Kimsenin bir dediği diğerini tutmuyor.
Bu işleri başıma açanların başında oğlumun babası Fatih Kemal Altaylı ve TMSF avukatlarından eşi Nagihan Gür Altaylı geliyor. 2017'de Blog yazılarımı gerekçe yaparak arka arkaya açtıkları TAKTİKSEL davaların ve eş zamanlı olarak açtıkları velayet davasının soruşturmalarını, kendi cemaat/hemşerilik çıkar ağlarındaki kişi ve adreslere yönlendiren kurumsal destekli itibarsızlaştırma düzenekleriyle yaşam alanlarım yıllardır gasp ediliyor. Paravan kontratlı dairelerde ya da konut dokunulmazlığı ihlal edilen dairelerde reşit olmamış gençlerin dahil edildiği organize suçlara ve nitelikli iftiralara imza atılıyor.
Bunlar 2018'de, 2017'de açtıkları velayet davasının karar aşamasında oğluma neredeyse ikizi kadar benzeyen bir çocuğu mahalleye getirip yanlarında gezdirdiler. Aynı sene kira gelirimin olduğu Ziverbey'deki apartmandan Naci Demirbilek adlı şahsın kira gelirimi sabote etmeyi ve adımı karalamayı hedefleyen çirkin bir kumpas girişimi oldu. Onun da şahitleri var. Aynı tarihlerde paravan kontratta adı geçen Fatma Karasu*** olayı yaşandı.
Bunlar sağlıklı toplumlarda ve hukukun olduğu bir düzende kabul edilecek işler değil! TCK 122. maddesinde ırk, devlet, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefrete dayalı ayrımcılığı suç saymıştır. Ayrıca: TCK MADDE 77. İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR.
(***) Radyo sesini bahane ederek kapıma gelen, anlayışla karşılamama rağmen üstünde kabanı, kolunda çantası, ayağında çizmeleri kapımı itip zorla evime giren Fatma Karasu'nun şehir eşkiyalığının (olayın video kaydı da şahitleri de var) kiraladığı daireyle ilgili karakoldan talep ettiğim soruşturmanın hemen akabinde gelmiş olması manidardır. Apartmandaki komşular bağrış çağrışımızı duyup yanımıza geldiklerinde Fatma Karasu adlı kandının aslında yalnız olmadığı, merdiven tarafında gizlenen başka bir kadının daha olduğu ortaya çıkmıştı. Aleyhimde manipule edildilerse - ki cüretkar hal ve hareketleri bunu gösteriyordu - kimler tarafından ne tür gerekçeler öne sürülerek kandırıldıklarını, ilgili mercilere izah etmeleri kamu huzuru ve güvenliği açısından keyfi değil zorunlu bir durumdur. Bu zorunlu durum aleyhimdeki nitelikli iftiralara çalışan diğer kişi ve adresler için de geçerlidir.
