Paralel Devlet Yapılanmasının yerini cemaat/tarikat/hemşerilik/siyasi çıkar ağları aldı

Sistemin "görünmez kirli araçları"nın hangi mekanizmalarla devreye girdiğini biliyoruz 

Eskinin iktidar ortağı, şimdilerin terör örgütü malum cemaat yapılanmasının toplumda ve kurumsal yapılarda sebep olduğu tahribatın telafisi yok. Devleti ele geçirme hırsıyla sapkın ve karanlık bir ruhun emrine girmiş gibi ortak tüm değerleri ayaklar altına alarak saldırdılar.

Sağ ve sol paramilitarizmin hedefe koyduğu kişi ve grupların "aykırılık cetveli" genişse, en ufak bir ahlaki kriter gözetmiyorlar. Çünkü müesses nizam buna rıza gösteriyor.

Her gelen iktidarın "ötekisi" olan bizlere; Alevilere ve Kürtlere, daha çok da Alevi Kürt toplumuna yönelik dizayn edilen çağa uyarlanmış tezgah ve oyunların miladı 2000'li yıllara uzanıyor. Sosyal medyanın henüz oluşmadığı, internetin tabana yayılmadığı o tarihlerde e-posta hesaplarının, yahoo, hotmail gibi servis sağlayıcılarının güvenlik açıklarını ve ele geçirdikleri telekom'u kullanarak devasa veri akışı sağladılar. Bu verilerle kurdukları tezgahlar bugün gün yüzüne çıkıyor. 

Fetö gibi, Adnan Oktar'cılar gibi taşeron yapılanmaların bir ayağı devletin kurumlarındadır, diğeri de mahalle aralarında gençlerin ayağını kaydıran fuhuş ve uyuşturucu çetelerinde. Bunlara siber çeteler de eklendi. Kaset/kumpaslarla insanları kumanda eden şantaj ağlarıyla çalışıyorlar. Saldırı düzeneklerinde kullanabilecekleri 'işlevsel'  parçaları kendilerine ayırıyorlar. Hayatımız Türkiye'de işlerin nasıl yürüdüğünü gösteren lab sahasına döndü - Bknz TMSF'de kilit görevlerde bulunan eski eşim Fatih Kemal Altaylı'yı uygunsuz işlerde tuzağa düşürdüler, sonra da denklemi yeniden kurup cemaat/hemşerilik çıkar ağlarına içgüvey yaptılar. Sağlamasını alarak kurdukları tezgahlarla benim üzerime de kırmızı bir çizgi çektiler. Yapılan hesap kitaplarla buna herkes razı oldu. Ailem dahil..! Zira birinci dereceden yakınlarımı dahi tehdit/şantajla aleyhimdeki yalan ve iftiralarda kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar. 

İlkay ablam (İlkay Kozan) yirmi küsür yıldır yehova şahitliği yapıyor. İkinci eşi Kemal Kozan da ona eşlik ediyor. Alevi Kürt toplumuna yönelik çağa uyarlanmış asimilasyonların son halkalarından biri de bu tür faaliyelerdir. Zira misyonerliğin de ötesinde; ÇOCUK YAPMAYIN, OY VERMEYİN diye örgütlüyorlar herkesi. Sistemin derin/paralel yapılanmalarıyla yakın bağlantıları olduğu muhakkak!

Malatya Zirve yayınevi katliamının, Rahip Santoro cinayetinin yaşandığı 2000'li yılların başlarında İlkay ablam Yehova Şahidi olmuşu. Bu durum en başta rahmetli babamın hiç hoşuna gitmedi. Yine de onun kendi kararıdır dedi. Bizde inanca saygı vardır. Ancak özellikle ben ablamın bütün mesaisini dine adamasına tepkimi açıktan koymuştum. Zira henüz çocukluktan çıkmamış olan yeğenlerimin annelerine daha çok ihtiyacı vardı. Paramiliter çeteler çocuklarımızı, yeğenlerimizi tuzağa çekmek için yıllardır tam da böyle fırsatları kolluyorlar. Anne baba denetiminin olmaması onların işlerini kolaylaştırıyor. Mevcut iktidarların hoşuna gitmeyen kesimler, kadın/çocuk gözetilmeden ahlak, vicdan, yasa tanımayan cehennem kaçkını para-militer çetelerin önüne atılıyor. 

Yıllardır bana ve aileme yönelik sistematik saldırıların arka planında kurumsal ancak saygınlığı olmayan böyle kirli bir irade var. "Aykırılık Cetvelimiz" nasıl ki eskinin iktidarlarında 3K olarak fişlenmişse, vatandaşı fişleme geleneğini bugün daha sofistike araçlarla sürdürüyorlar.

Bağlantısal verilerin kullanıldığı yıllara uzanan telefon ve internet sahtekarlıklarıyla, deepfake ses ve görüntü hilelerinin de devreye girdiği profesyonel düzeneklerle saldırıyorlar. Paralel devlet yapılanmasının bakiyesi  organize suç yapılanmaları,  darbecilerin 15 Temmuz 2016 yenilgisine rağmen, saldırılarına kaldıkları yerden devam ettiler. Zira cübbeli ve apoletli vesayetin oluşturduğu yeni koalisyon bizlere yönelik kurumsal destekli saldırılardan herhangi bir rahatsızlık duymuyor: Bknz.

Yıllardır bana ve aileme yaptıkları gibi, hedefe koydukları kişi ve grupları sürekli olarak zan altında bırakmaya programlı düzenleyenleri kuranların, adeta kurumsallaşmış bir suç yapılanmasına çalıştıkları anlaşılıyor. Bunu da içimizden tehditle, şantajla rehin aldıkları insanları kullanarak yapıyorlar. Zamanla ortaya çıkan kanıtlar, geçmişte izaha muhtaç birçok olayı gün yüzüne çıkarıyor. Ve elbette içimize yerleştirilen Truva atlarını da! Aralarında erken yaşlarda zihinleri iğdiş edilmiş, iradeleri ele geçirilmiş ve kendi toplumuna karşı mankurtlaştırılmış gençler var.

Yandaşlık ilişkileriyle yozlaşmış bir kitle inşa edip bizim başımıza sardılar...

Kapalı cemaat yapılanmalarında katı ahlaki değerlerle yetiştirilmiş gençlerin, organize suç örgütlerine çalışan trollerin ANONİM kimliklerle neler yapabileceğini, yıllardır maruz kaldığımız itibarsızlaştırma düzenekleri vesilesiyle öğrenmiş bulunduk. Bilinçaltlarına hakim olan, bastırdıkları ne kadar sapkın eğilim ve suç varsa (ensest, pedofili, zina, fuhuş, cinsel her tür obsesyon ve hırsızlık gibi adi suçlar) bizler aleyhindeki kurgu ve hikayelerde kullanıyorlar.








Bu blogdaki popüler yayınlar

Son 5-6 yıldır elimi attığım her işin altından istisnasız çok kötü kokular geliyor

Bir tür yasalar üstü "tecrit ve imha" yöntemiyle mi karşı karşıyayız?

Devletin en kilit kurumlarında Cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar grupları