Yandaşlık ilişkileriyle yozlaşmış bir kitle inşa edip bizim başımıza sardılar


Çalıntı sorularla, emek harcamadan, torpille devlet kadrolarına yerleşenler, özünde kırılgan/aciz kişiliklerdir. Bizler gibi kendi emeğiyle okullar okumuş, sınavlar geçmiş, başarılar elde etmiş kişilere içten içe haset duyarlar. Göbekten bağlı oldukları çıkar ağlarında her tür kepaze işi canı gönülden üstlenirler. Bize de her fırsatta "Siz istediğiniz kadar entele dantele bağlayın, biz sizin çocuklarınızın boynuna ip geçirir gezdiririz" mesajını verirler. Dediklerini de yaparlar. Başarısızlıklarının acısını çocuklarımızdan, gençlerimizden çıkarırlar.

Sistemin ayrıcalıklarından beslenen bu kesimler Osmanlı'daki devşirmeciliğin post modern versiyonlarıyla çocuklarımızı ergenlik zafiyetleri üzerinden avuçlarının içine alıyorlar. Emniyet ve Yargı birimlerindeki uzantılarıyla koordine çalışıyorlar. Tuzağa düşürdükleri çocuklarımızı "ödül/suça ortak etme/tehdit/şantaj" ağıyla bizlerden uzaklaştırarak cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar ağlarına çalışan paramiliter çetelerin ve lobilerin kurşun askerine çeviriyorlar.
Kendi evladımı kurumsallaşan cehaletten ve yıkıcılıktan koruyamıyorum. Bizlere kadına ve çocuğa ganimet gözüyle bakan ortaçağın Emevi zihniyetiyle saldırıyorlar. Bu saldırılarda tekçi faşist devlet anlayışına sahip kesimlerin ortak rızası var.
Oğlumun babası Mülkiyeli, ben ODTÜ'lüyüm. Mevcut politikalara, ayrımcılığa, sömürü üzerine inşa edilmiş ekonomik düzene muhalif kişilikleriz. Bizi hazmedemeyen ve düşmanlık güden kesimler çocuğumuza bile ganimet gözüyle baktığı için sorunlar yaşıyoruz. Çağın internet teknolojilerine uyarlardıkları alicengiz oyunlarıyla aileler arasında husumet çıkararak iletişim bağlarını koparıyorlar. Kişileri yaşlı, genç, çocuk demeden yalnızlaştırıyorlar. Psiko-siber yöntemlerle insanların psikolojisiyle oynuyorlar. Siber ve akran zorbalıklarını yönetiyorlar.


2017'den bu yana babasıyla yaşayan oğlumun lisede eğitim hayatını bitirdiler. Devamsızlık sorununu görmezden gelen özel eğitim kurumu bize iyilik etmiyor. Aksaklıklar sorgulanmıyor. Paramiliter yapılanmaların uzantıları eğitim kurumlarına kadar uzanıyor.

Okul rehberlik servisini 2019 Aralık'ta yaptığım görüşmede liseliler arasındaki zorbalıklar konusunda uyarmıştım. Basına yansıyan bir örnekle durumun ciddiyetini aktarmaya çalışmıştım. Rehberlik servisindeki öğretmenin neyi ne kadar kavradığı bile muamma. Sonraki görüşme girişimlerinde başarılı olamadım. Aynı şeyi 2018'de Bahçeşehir Dragos Ortaokulu Rehberlik servisinden Özge Gürsoy'da yaşamıştım. Çocuğumu olası risklerden korumayı bırakın aramalarıma geri dönüş yapmayarak beni okul sürecinden de ekarte eden isim oldu. Okula en son gittiğimde çocuğumu göremediğim gibi okulun müdiresi, müdire yardımcısı ve rehber öğretmeni tarafından kriminal bir vakaymışım gibi toplantı odasına çekildim! Yıllardır aynı kısır döngü. Birileri bunların kulağına aleyhimde sufle veriyor ve onlar da robot gibi kumanda ediliyor.

Velhasıl-ı kelam;

Öyle anlaşılıyor ki çocuklarımızı ulus-aşırı siber çetelerden ve yerellerdeki işbirlikçilerinden, uyuşturucu tacirlerinden, akran zorbalıklarından ve daha başka birçok tehlikeden önce, onları kapasitesiz eğitimcilerden, basiretsiz yargı mensuplarından, cemaat/hemşerilik/siyâsi çıkar ağlarına çalışan emniyet/istihbarat birimlerinden, liyakatsiz bakanlık kadrolarından korumamız gerekiyor: Bknz.


Bu blogdaki popüler yayınlar

Son 5-6 yıldır elimi attığım her işin altından istisnasız çok pis kokular geliyor

Devletin en kilit kurumlarında Cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar grupları

Reşit olmamış gençleri kullanan özel para-militer çeteler