Dikkat çeldirme mi otomasyon hatası mı?

Dünya bilgisayar sistemleri bilginin işlendiği iki değişkenli bit sisteminden hassas olasılık hesaplamalarını kısa zamanda yapabilen çok değişkenli qubit sistemine doğru hızla ilerlerken, geçtiğimiz yüzyıllarda başımıza gelen haksızlıkları yeniden ve farklı boyutlarıyla yaşamak istemiyorsak, halkımızı bu yeni sisteme "doğru" adapte etmek, daha doğrusu bu yeni sisteme bizler hakkında doğru veri girişini sağlamak boynumuzun borcudur.

Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Alevi Kürtler olarak eşit yuttaşlık hakkının örtük biçimde ayaklar altına alındığı kurumsal yapay zeka yazılımlarıyla bir meselemiz var.  [Bknz - Makine öğrenmesine dayanan ilk modeller - "Ön yargı otomasyonu"] Paralel yapılanma ve türevi farklı güç odaklarının elinde yamalı bohçaya dönen kurumsal yapıların vatandaşı etnik kimliğine/inancına göre fişleme geleneği çağa uyarlanmış yol ve yöntemlerle devam ediyor.

Sistemin kayırma ve öncelik sıralaması şöyle işliyor: Sünni Türk kimlikli makbul vatandaş, Sünni ya da Türk kimlikli yarı makbul vatandaş, Alevi kimlikli vatandaş, Kürt kimlikli vatandaş, Alevi Kürt kimlikli makbul olmayan vatandaş. Apoletli vesayet rejiminde bile bu kadar ayrımcılık gördüğümüzü hatırlamıyorum.  Cemaatler iktidarında hiçbir vasfı olmayan liyakatsiz insanlara bizler hakkında yargıda bulunma yetkisi verildi. Muhbir vatandaşlık tanımının nerelere vardığını, örtük ödenekten beslenen istihbarat timlerinin kirli ayak oyunlarını iliklerimize kadar hissettik. 

YÜZ YILLLIK CUMHURİYET REJİMİNE RAĞMEN SÜNNİ MUHAFAZAKARLAR VE ETNİK AYRIMCI ULUSALCILAR KENDİ ARALARINDA PAY ETTİKLERİ DEVLET İDARESİNDE BİZLERE REAYA MUAMELESİ YAPIYORLAR

Devletin Alevi refleksini son seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu antipatisi üzerinden okumak bizler açısından güç değil. Ultra seküler ulusalcılarla dinci muhafazakarlar bu konuda ortak tavır sergilediler. Alevi bir liderin sağcıların hamiliğini de üstelenerek ülkeyi yönetmesi ihtimali her iki kesimin fabrika ayarlarını bozuyor. Alevilerin ve Kürtlerin payına yine her zamanki gibi devlet inisiyatifiyle yapılan sistematik hukuksuzluklar düşüyor. Anne ve çocuğu ilgilendiren davalarda bile sığ faşizan ve hatta sapkın devlet refleksinin izleri okunuyor. Aleyhimizdeki "Nitelikli iftiraların" arz/taleple çalışan bir piyasası bile var. Türk ve Sünni kimliklere bu piyasadan pay veriyorlar. Müesses nizamın "ideal vatandaş" kimliğinden nemalanan kesimlerdeki insani, ahlaki, vicdani çürüme daha da görünür oluyor. 

Her gelen iktidarın "ötekisi" olan Alevilere ve Kürtlere, daha çok da Alevi Kürt toplumuna yönelik dizayn edilen çağa uyarlanmış tezgah ve oyunların miladı 2000'li yıllara uzanıyor. Sosyal medyanın henüz oluşmadığı, internetin tabana yayılmadığı o tarihlerde e-posta hesaplarının, yahoo, hotmail gibi servis sağlayıcılarının güvenlik açıklarını ve ele geçirdikleri telekom'u kullanarak devasa veri akışı sağladılar. Bu verilerle kurdukları tezgahlar bugün gün yüzüne çıkıyor. Yıllara uzanan telefon ve internet sahtekarlıklarıyla, deepfake ses ve görüntü hileleriyle bizleri zan altında bırakan çok aşağılık düzeneklerle çalıştılar. Paralel/derin devlet yapılanmasının bizlere yönelik nefret suçları, darbecilerin 15 Temmuz 2016 yenilgisine rağmen kaldığı yerden devam etti. Zira, cübbeli ve apoletli vesayetin oluşturduğu yeni koalisyon bize yönelik kurumsal destekli saldırılardan herhangi bir rahatsızlık duymadı. Bknz.  







Bu blogdaki popüler yayınlar

Son 5-6 yıldır elimi attığım her işin altından istisnasız çok pis kokular geliyor

Devletin en kilit kurumlarında Cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar grupları

Reşit olmamış gençleri kullanan özel para-militer çeteler