Özünü inkâr etmeyen Kürt ve Alevi bir yurttaş olarak bana iyi bir ders verdiniz (!)
"Çocuklarından haber alamayan aileler, avukat yerine falcılara gidiyordu, hocalara gidiyordu… Anlıyordum adalet diye bir şey yok, kalmamış. " [nupel]
Sanki "gizli bir el" biz Kürtlere aynı "kehanetleri" yaşatmak için durmadan çalışıyor... Yukarıda alıntıladığım ifade bana bir tarot falı olayını çağrıştırdı. 2017'de davalar başladığında ve oğlum Cem yine ellerimden kayıp gittiğinde bunun üstesinden nasıl geleceğimi düşünüp duruyordum... O zamanlar yakın arkadaşım olan Selda bir anda "bir tarotçu var her şeyi biliyor" dedi. Hayattaki genel duruşumda pozitivist biri olduğumu en başta yakınımdaki insanlar bilirler. Selda'nın bu ve benzeri yönlendirmelerinin ne başı bellidir ne sonu. Yine de ısrarına dayanamayıp peşinden gittim. Etrafımda gelişen süreçlere her zaman müdahalede bulunmam. Akışına bırakmak sürprizlere gebedir... Tarotçu, kızılderililere benzeyen biriydi. Kartvizit bile bastırmış: Tarotçu Medyum Mulla. Adam bizim memleketten, Malatya Akçadağlı çıktı. Yaratıcı üçkağıtçının önde gideni. İsabetli yorum ve tahminlerinden çok isabetsiz yorum ve tahminleri vardı. Tarotçuya oğluma ulaşamadığımı söyledim. Çektiğim kartta bir çocuk çıktı. İki tarafın ortasında kalmış kararsız bir çocuk. Medyum Mulla bana oğlumun iyi olduğunu ve eninde sonunda yanıma döneceğini söyledi.
O tarihten sonra çevremdeki hemen herkes söz birliği etmiş gibi "merak etme oğlun sana döner" cümlesini kurmaya başladı.
Oysa mesele oğlumun bana dönüp dönmemesi değildi. Ben evladımı her tür riskten korumak için mücadele ediyorum. Çocuğumu akran ve siber zorbalıklarından, İstanbul Maltepe'de faaliyet yürüten faşist çetelerin saldırı ve tuzaklarından, bana düşmanlık güden, oğlum lehine altı aylık uzaklaştırma almış olan hasta ruhlu bir kadın olan babasının eşinden, o eve girip çıkan ne idüğü belli olmayan insanlardan ve eşinin istismarcı açgözlü akrabalarının gazabından korumak için uğraşıyordum.
12-18 yaş arasında kişiliğinin şekillendiği bir çağda oğlumu yargıdaki bağlantılarını da kullanarak benden izole edenler, etrafımdaki insanların da aklını ve vicdanını köreltmeyi başardılar. Dört yıllık tam kopuştan sonra ani bir kararla 2021 Kasım'ında gelip benimle kaldığı üç haftayı saymazsam, oğlumun en kıymetli yıllarında ne ona ulaşabildim ne de onu akran ve siber zorbalıklarından, babasının eşinin ve eşinin ailesinin istismarlarından koruyabildim.
Ancak bu vesileyle derin devletin, istihbaratın, cemaat/hemşerilik çıkar ağlarından müteşekkil paralel yargının ve toplum tabanındaki Kürt ve Alevi düşmanı networklerin nasıl çalıştığını bizzat tecrübe ettim. Ne zaman nerede olmamızı istiyorlarsa bunu sadece psiko-siber araçlala yapmadılar. Arkadaşımızı bile kolayca yanlarına çekip aleyhimizdeki algı oyunlarında kullanabileceklerini gösterdiler.
Yalana ve çıkar ilişkilerine batmış kendi enformasyon ağlarına güvenerek arkamdan iş çevirenlerin mücadelemi yavaşlattıklarını düşünmek bile beni öfkelendiriyor.
Sözde, "Devletin Bekası" adına yaratılan art niyetli sığ insan tipolojisi bütün iyi değerleri ve erdemli davranışları çamura buluyor.
Devletin en ciddi kurumlarının içine düştüğü halin özeti benim beş yıllık davalarımda ortaya çıkıyor:
Çocuk istismarcısı paramiliter siber çeteler, mahalle aralarında dolaşan, konut dokunulmazlığını ihlal eden, cemaat/hemşerilik çıkar ağlarıyla Emniyetten kendilerine koruma alan filmci fuhuş çeteleri mahkeme kararlarına yön veriyor.