Mali kaynaklarıma ilişkin "kayıt dışı çok yüksek gelirimin olduğu" yönündeki nitelikli iftiranın soruşturulmasına INTEPOL de eklendi (Hakimin duruşmadaki sözlü ifadesidir).
Paralel/derin devlet yapılanmasının yurt içinde ve yurt dışında birbirinden çok farklı sosyal ve siyasal yapılanmalara sızabilme kabiliyetleri var. Bunu aynı merkezlerden yürütülen ancak birbirinden çok farklı çevrelerde tezahür eden yalan ve iftiralardan, akrabalarımın ve arkadaşlarımın uzaklaşmasından ve en önemlisi de beş yıllık yargı süreçlerinden bizzat tecrübe ettim. Çevrenizden, ailenizden ulaşabildikleri kişileri, "ödül/suça ortak etme/şantaj/tehdit" ağına çekerek aleyhinizde kullanıyorlar.
FETÖ VE ADNAN OKTAR'CILARIN SALDIRI GELENEĞİNİ SÜRDÜREN KURUMSAL SUÇ YAPILANMALARININ HEDEFİNDEYİZ
2017'de beni maddi manevi yılgınlığa düşürmek ve yargı eliyle kriminalize etmek için başlatılan dava ve soruşturma bombardımanıyla kendi imkanlarımla baş etmeye çalışıyordum. 2019 yılında benim açtığım tek davanın masraflarını denkleştiremeyince Londra'da yaşayan abimden ilk defa para istedim. Çok cüzi bir meblağdı. Parayı Türkiye'den hiç tanımadığım Sedat Öztürk adında birinin banka hesabı üzerinden aktardı. Abimin arkadaşıymış. Tanımam etmem. Abim bu adamın Londra'da bulunan kız arkadaşına parayı elden vereceğini söyledi. Normal şartlarda "olağan" olan hiçbir durumu şu süreçte "olağan" görme lüksüm yok. Eğer abimi az çok tanıyorsam bu durum olağan da değildi. Hele de aleyhimde üretilen ÇİRKİN İTHAMLAR havada uçuşurken hiç tanımadığım bir adamın yirmi yıllık İş Bankası hesabımın hesap hareketlerinde ne işi vardı?! İşin gerçeği şuydu: Nitelikli iftiralarla davalarımın soruşturmalarını manipule edenlerin ekmeğine yağ sürmek için yapılmış bir havaleydi ve abim de buna alet olmuştu.
Abimin sözde "havale masrafı olmasın" gerekçesiyle epi-topu iki bin tl'yi hiç tanımadığım birinin hesabından aktarması ailemin empatiden ne kadar uzak olduğunu göstermeye yetti. Elbette benim aleyhimdeki oyun ve tezgahlarda rol almadılarsa...!