Hakikat hiçbir zaman insanın çok uzağında olmadı. Ancak insan hakikate yüz çevirdi.

Çarpıcı bir Röportaj: 

Türkiye'den IŞİD'e katılan İlyas Aydın: İstihbarat servislerinin gayrimeşru çocuklarıyız

Not: ÖSO S.Peker'in yolladığı Toyotaları da satmıştır.

ÖSO kim? Muhteviyatı sürekli değişiklik gösteren, başta Seküler Kürtler ve Aleviler olmak üzere kendileri gibi olmayanlara düşmanlık güden kökten dinci faşist bir silahlı örgüt. On binlerce Afrinli,  başıbozuk ÖSO istilası yüzünden aileleriyle birlikte evini barkını terk ederek güneydeki çorak arazilere kaçmak zorunda kaldı (Uluslararası kuruluşların raporlarında bunların kaydı vardır). Boşalan evlere, nüfus mühendisliğine soyunan istilacılar kendi ailelerini yerleştirmeyi ihmal etmedi. Ne var ki "insan" her yerde var. Yabancı basına yansıyan röportajlarda, bu evlere yerleşen kökten dinci ailelerden bazılarının "içimize sinmiyor" açıklamalarına da denk gelmişliğimiz vardır.

Yüzlerce yıldır Afrin'i yurt edinmiş Kürt Soydaşlarıma iki yıldır kan kusrturan ÖSO denen ne idüğü muamma örgüt ve ÖSO'ya destek olan patronlar. Ne anlamalıyız şimdi bundan?

Eğer yüksek değerlere sahipseniz, savaş çığırtkanlığı yapmayacaksınız. İnsanları yerinden yurdundan edecek politikalara arka çıkmayacaksınız. Vebali büyüktür bunun.

Şu sosyal medya mecrasında yıllardır hür irademle doğruları anlamaya ve savunmaya gayret ettim. Ancak öyle düşmanlıklara, öyle akla hayale gelmeyecek aşağılık saldırılara maruz kalmışım ki, evime barkıma kadar girilmiş, çocuğuma kadar musallat olunmuş. Gerek kendi kurduğum, gerekse içinden çıktığım "kalelerden" de çürükler çıkınca, bütün bunlarla yalnız başıma mücadele etmek zorunda kaldım.

Haneme yasadışı yollarla girmeyi, çocuğuma internetten kancayı takmayı, eski eşimi TMSF çatısı altında kafesleme işini, psikolog ablamı içinde bulunduğu sözde aydınlık camiada aleyhimde maniple etmeyi ve daha birçok saldırıyı ancak ve ancak savunduğum değerlere düşman kesimlerin ayak takımı yapar. Bunlar ayak takımıdır, tek dertleri ideoloji ve dava örtüsüyle maddi menfaat elde etmektir. Bunlar tezgahını internet troll ağlarına kurmuşlar. İleri teknolojiyi, ilkel zihniyetlerinin hizmetine açarak milleti itibarsızlaştırmaktan ekmek yiyorlar. Aşağılık insan müsveddeleri, mabedim saydığım haneme kadar girmişler. Bunlara kimler destek oldu, kimler göz yumdu, hepsi çıkacak ortaya. Bir taraftan "Mütedeyyin Muhafazakarlar" diğer taraftan "Ülkücü" kesim kendilerine bunu yakıştırıyorsa, ayak takımından medet umacak seviyelere iniyorlarsa buna diyecek bir sözümüz olamaz. Kendilerine yakışanı yapmışlar sayarız.

Aşağılık tezgahlarda, yalan, iftira ve haneye tecavüze varan adi suçlarda çoluk çocuğu kullanmaktan utanç duymayanlar, kimseden saygı beklemesin. Devleti de arkanıza alsanız, ALÇAKSINIZ. Kurumlarda, Emniyet ve Yargı gücüyle bütün bu çirkeflikleri görmezden geldiğiniz için ALÇAKSINIZ.

Davası için "her yol mubahtır" diyenlerin ya davası yanlıştır ya da kendileri yanlıştır.

Devlet ciddiyetine ve devlet ahlakına halel getiren, kurumlara kadar sinmiş bu ahlaksız düzenek, Alev Alatlı'nın dünyaya örnek olarak gösterdiği "Türk-İslam" sentezinin mikro pratiğine bir örnek olarak burada dursun. Muhafazakar milliyetçiler, insanların hanesine tecavüz eden organize suç örgütlerine, fuhuş mafyasına, dijital manipülasyon çetelerine uzanan yeni bir sektörün kurucuları olarak dünyaya örnek olacaklar bu gidişle. 


Son söz olarak eklemek isterim ki: 



Bu blogdaki popüler yayınlar

Son 5-6 yıldır elimi attığım her işin altından istisnasız çok kötü kokular geliyor

Devletin en kilit kurumlarında Cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar grupları

Bir tür yasalar üstü "tecrit ve imha" yöntemiyle mi karşı karşıyayız?