Çocuklar arasında yaygınlaşan "siber zorbalık"
[Siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba yapılan teknik ya da ilişkisel tarzda zarar verme davranışlarıdır. Vikipedi]
İnternet dünyasına doğan Z kuşağı bizim gibi eski toprakların idrakini aşan bir beyin algoritmasıyla yetişiyor. Yaşadıklarını ifade biçimleri bile zaman zaman algı kapasitemizin dışına çıkabiliyor.
Bunlar uzmanlık gerektiren başlıklar. Benim dikkatimi cezbeden konu daha ziyade çocukların kendi aralarında kurduğu, içinde ağır hak ihlallerinin yaşandığı ve yasadışı birçok suçun işlendiği networklerin kimler tarafından işlevsel hale getirilerek kullanıldığı meselesidir.
Çocuklar, internet üzerinden farklı siyasi sekterlerin ya da farklı güç odaklarının, ellerini hiç kirletmeden kullandığı birer araç haline getiriliyor. Çocukları laboratuvar faresi gibi yönetip yönlendiren bu yapılar çağın en büyük düşmanı olarak tarihe geçme potansiyeline sahipler.
10-14 yaş aralığı kritik. Zihinleri her türlü telkine açık olan bu yaş grubu, aynı zamanda çocukların ailelerine tavır almaya başladıkları ergenlik döneminin ilk evresini oluşturuyor. İnternetle baş başa kalma sürelerinin artmasıyla birçok ailenin sıkıntı yaşadığı bir evre. Bağımsızlıklarını ilan etmekte ısrarlı olan çocukların psikolojisine hakim kötü niyetli odaklar, bilgisayar oyunları ve sosyal ağlar üzerinden onlara adeta kancayı takıyorlar. Sanal hipnoz süreçleriyle ilgili bilmediğimiz birçok yeni yol ve yöntem var.
Çocukları korumasız bırakan internet dünyası ile içeriğine vakıf olamadığımız karanlık networkler önce bilinir ve anlaşılabilir olmalı, çocukların güvende olması için gerekli önlemler alınmalı ve bunlarla ilgili hukuki alt yapılar hazırlanmalıdır.
Kriminal yetişkinler ya da hukuki olarak sorumluluk almadan başkalarına zarar vermek isteyenler, siber zorbalık ağlarını uzaktan yöneterek çocukları bu işler için kullanıyorlar. İşin pazarını bile kurdukları söylenebilir. İnsanların hanelerine çoluk çocukların vasıtasıyla sızıyorlar.
Konu, devlet için önem sırası yukarılarda olması gereken bir meseledir. Ne var ki Emniyet ve güvenlik güçlerinin bile zaman zaman çocukları belli hedefler için "işlevsel" hale getirdiğine dair vakalar mevcutken, devlette arzu edilen iradi/rasyonel/hukuki yaklaşımın kolay bir süreç olmayacağını şuraya not düşmek isteriz. (Çocuğu koruması gereken devlet, çocuğu güvenlik unsuru yapamaz). Unutmayalım ki 18 yaşından küçük olan herkes çocuktur. Bunun bilincinde olması gereken en üst kurum da DEVLETTİR ve devletin çocukları korumakla ilgili Anayasal ve Uluslararası sözleşmelere bağlı yükümlülükleri vardır. Ancak çocuklar artık ne ailelerine ne de devlete tabiler. ÇOCUKLAR, nihai hedeflerine dahi vakıf olamadığımız güçlerin kontrolündeki internet dünyasının etkisindeler.
Süreci nesnel boyutundan çekip kendi yaşadığım uzun ve sancılı sürece bağlamam gerekirse; oğlumu babası ve babasını yeni eşiyle kalmaya başladığı Ekim 2017'den itibaren ağına düşüren ve onu negatif telkinlere maruz bırakan siber zorbalığın varlığına dair zerrece şüphem yok. Çocuğumdaki belirgin davranış değişikliklerini ve soru işareti yaratan tavırlarını gerek savcılık makamına gerekse güvenlik güçlerine izah etmeme rağmen, yaşanan sorunun çocuğumun babası ve babanın yeni eşi Nagihan Gür tarafından ısrarla kabul edilmemesi, bir anne olarak çocuğum lehine tedbir almamın önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Üstelik Anadolu 11.Aile Mahkemesinin de "marifetiyle" oğlum, oğluma psikolojik şiddet uyguladığı için 6 ay tedbir kararı verilmiş Nagihan Gür ile iki yıldır aynı çatı altında yaşıyor. TMSF Yozgat kontenjanından Avukat Nagihan Gür, sosyal güç çevrelerini gerek Emniyet gerekse Savcılık süreçlerini baltalamak için devreye koyuyor. Sırf prestij kaybına uğramamak adına benim evladımı riske atıyor. Babanın bilerek ve isteyerek çocuğunun psikolojisiyle oynanmasına izin vereceğini düşünmüyorum. Ancak babanın basiretini bilmediğim yöntemlerle bağlayan yeni eş Nagihan Gür ve Nagihan Gür'ün Cemaatle iltisaklı akrabaları - ki bunlar çocuğumun aktarımına göre genellikle çocuğumun yaşadığı evde kalıyorlar - bu süreçte mercek altına alınacak ilk şüpheliler olarak karşımızda duruyor. Çocuğum bu zorbalığa açık haldeyken benden izole ediliyor ve hiç tanımadığım insanlarla aynı çatı altında yaşıyor. Eski eşimin eşi Nagihan Gür ve Nagihan Gür'ün ailesinden insanlar çocuğumu kendi kirli işlerinden yakalarını kurtarmak için koz olarak bana karşı kullanıyorlar. Ancak anladığım kadarıyla onlar bunu direkt olarak açıktan yapmıyorlar. Çocuğu kendi istedikleri yönde tavır sergilemesi için onu internet zorbalarının önüne atarak ya da en azından bunu görmezden gelerek yapıyorlar. Hesap verecekler. site güvenliğine kadar bu işlerin içine çekilmeyen odak kalmamış
İnternet dünyasına doğan Z kuşağı bizim gibi eski toprakların idrakini aşan bir beyin algoritmasıyla yetişiyor. Yaşadıklarını ifade biçimleri bile zaman zaman algı kapasitemizin dışına çıkabiliyor.
Bunlar uzmanlık gerektiren başlıklar. Benim dikkatimi cezbeden konu daha ziyade çocukların kendi aralarında kurduğu, içinde ağır hak ihlallerinin yaşandığı ve yasadışı birçok suçun işlendiği networklerin kimler tarafından işlevsel hale getirilerek kullanıldığı meselesidir.
Çocuklar, internet üzerinden farklı siyasi sekterlerin ya da farklı güç odaklarının, ellerini hiç kirletmeden kullandığı birer araç haline getiriliyor. Çocukları laboratuvar faresi gibi yönetip yönlendiren bu yapılar çağın en büyük düşmanı olarak tarihe geçme potansiyeline sahipler.
10-14 yaş aralığı kritik. Zihinleri her türlü telkine açık olan bu yaş grubu, aynı zamanda çocukların ailelerine tavır almaya başladıkları ergenlik döneminin ilk evresini oluşturuyor. İnternetle baş başa kalma sürelerinin artmasıyla birçok ailenin sıkıntı yaşadığı bir evre. Bağımsızlıklarını ilan etmekte ısrarlı olan çocukların psikolojisine hakim kötü niyetli odaklar, bilgisayar oyunları ve sosyal ağlar üzerinden onlara adeta kancayı takıyorlar. Sanal hipnoz süreçleriyle ilgili bilmediğimiz birçok yeni yol ve yöntem var.
Bu sürecin en uç noktasını "Siber Zorbalık" oluşturuyor. Çocuklara eziyet edenlerin siber zorbalıkları, aileler ve kurumlar arasında kurulacak koordinasyon ile derinlemesine araştırılması gereken bir meseledir. Medyaya zaman zaman yansıyan şekliyle, Mavi Balina türü meydan okuma tuzaklarının arka planında, daha derinlikli ve kapsamlı soruşturmalara mahkum yapılar konusudur.
Çocukları korumasız bırakan internet dünyası ile içeriğine vakıf olamadığımız karanlık networkler önce bilinir ve anlaşılabilir olmalı, çocukların güvende olması için gerekli önlemler alınmalı ve bunlarla ilgili hukuki alt yapılar hazırlanmalıdır.
Kriminal yetişkinler ya da hukuki olarak sorumluluk almadan başkalarına zarar vermek isteyenler, siber zorbalık ağlarını uzaktan yöneterek çocukları bu işler için kullanıyorlar. İşin pazarını bile kurdukları söylenebilir. İnsanların hanelerine çoluk çocukların vasıtasıyla sızıyorlar.
Konu, devlet için önem sırası yukarılarda olması gereken bir meseledir. Ne var ki Emniyet ve güvenlik güçlerinin bile zaman zaman çocukları belli hedefler için "işlevsel" hale getirdiğine dair vakalar mevcutken, devlette arzu edilen iradi/rasyonel/hukuki yaklaşımın kolay bir süreç olmayacağını şuraya not düşmek isteriz. (Çocuğu koruması gereken devlet, çocuğu güvenlik unsuru yapamaz). Unutmayalım ki 18 yaşından küçük olan herkes çocuktur. Bunun bilincinde olması gereken en üst kurum da DEVLETTİR ve devletin çocukları korumakla ilgili Anayasal ve Uluslararası sözleşmelere bağlı yükümlülükleri vardır. Ancak çocuklar artık ne ailelerine ne de devlete tabiler. ÇOCUKLAR, nihai hedeflerine dahi vakıf olamadığımız güçlerin kontrolündeki internet dünyasının etkisindeler.
Süreci nesnel boyutundan çekip kendi yaşadığım uzun ve sancılı sürece bağlamam gerekirse; oğlumu babası ve babasını yeni eşiyle kalmaya başladığı Ekim 2017'den itibaren ağına düşüren ve onu negatif telkinlere maruz bırakan siber zorbalığın varlığına dair zerrece şüphem yok. Çocuğumdaki belirgin davranış değişikliklerini ve soru işareti yaratan tavırlarını gerek savcılık makamına gerekse güvenlik güçlerine izah etmeme rağmen, yaşanan sorunun çocuğumun babası ve babanın yeni eşi Nagihan Gür tarafından ısrarla kabul edilmemesi, bir anne olarak çocuğum lehine tedbir almamın önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Üstelik Anadolu 11.Aile Mahkemesinin de "marifetiyle" oğlum, oğluma psikolojik şiddet uyguladığı için 6 ay tedbir kararı verilmiş Nagihan Gür ile iki yıldır aynı çatı altında yaşıyor. TMSF Yozgat kontenjanından Avukat Nagihan Gür, sosyal güç çevrelerini gerek Emniyet gerekse Savcılık süreçlerini baltalamak için devreye koyuyor. Sırf prestij kaybına uğramamak adına benim evladımı riske atıyor. Babanın bilerek ve isteyerek çocuğunun psikolojisiyle oynanmasına izin vereceğini düşünmüyorum. Ancak babanın basiretini bilmediğim yöntemlerle bağlayan yeni eş Nagihan Gür ve Nagihan Gür'ün Cemaatle iltisaklı akrabaları - ki bunlar çocuğumun aktarımına göre genellikle çocuğumun yaşadığı evde kalıyorlar - bu süreçte mercek altına alınacak ilk şüpheliler olarak karşımızda duruyor. Çocuğum bu zorbalığa açık haldeyken benden izole ediliyor ve hiç tanımadığım insanlarla aynı çatı altında yaşıyor. Eski eşimin eşi Nagihan Gür ve Nagihan Gür'ün ailesinden insanlar çocuğumu kendi kirli işlerinden yakalarını kurtarmak için koz olarak bana karşı kullanıyorlar. Ancak anladığım kadarıyla onlar bunu direkt olarak açıktan yapmıyorlar. Çocuğu kendi istedikleri yönde tavır sergilemesi için onu internet zorbalarının önüne atarak ya da en azından bunu görmezden gelerek yapıyorlar. Hesap verecekler. site güvenliğine kadar bu işlerin içine çekilmeyen odak kalmamış