Aziz Nesin'in hikayesinde ifade ettiği üzere; "Biz adam olmayız"

Ergen yaştaki çocuklardan yaşını başını almış emeklilere kadar herkesi istedikleri konuda yönlendirip kolayca kumanda edilebilen aparatlara dönüştürüyorlar.
2016'dan beri iki yetişkinin hukuki sorumluluğu ve gözetimi altında yaşayan çocuğuma, on bir yaşında itibaren aleyhimdeki ağır ithamları tembihleyenler kimdir? Bunun adı sistematik çocuk istismarıdır. Bunu yapanlar, yapanları koruyanlar ve yargıda göz ardı edenler, kendilerine bağlanan para muslukları kuruyunca ti teper ortada kalacaklar. Tıpkı Adnan Oktar sapkın külliyatını son 20-30 yıldır muhaliflerine karşı kullanan Tarikat-Cemaat Holdinglere olduğu gibi dağılacaklar... Dönemsel siyasi güç odaklarına çalışan taşeron çeteler gün oldu dini inançta ve namusta kimseye pabuç bırakmadılar, gün oldu milli kahramanlık maskesine büründüler. Ancak malikanelerinin çimentosu kötücüllüğün en çiğ haliyle yoğuruldu. Ayak kaydırma, yalan, iftira, istismar, sapkınlık vesaireden müteşekkil harçla inşa edilmiş malikanelerinde poz kestiler. Milletin çoluk çocuğuna, namusuna, malına ve canına kasteden çeteler belli siyasi güç odakları tarafından korundular. 
BİZ NİÇİN ADAM OL(A)MAYIZ?
Ülkenin entelektüeline, solcusuna, hukukçusuna, psikiyatr/ psikolog taifesine, saygın meslek gruplarına yani bilcümle kendilerini ilerici kesimde gören camiaya bile kolaylıkla ayar verme kapasitesine ulaşan dijital şebekelerin ve tarikatların etkinliklerine BİZZAT defalarca şahit oldum. Her kesimden insanın ortak edildiği ağır hak ihlalleri var.Tam da bu nedenle; biz adam olmayız. 
DEVLETİN EŞİT MESAFEDE DURMASI GEREKEN VATANDAŞLARINI NASIL FİŞLENDİĞİNİ EN İYİ BİZ BİLİRİZ.
2009'daki sel felaketinden zarar gören Aziz Nesin Vakfına İş bankası hesabımdan  bağışta bulunmuştum. O vakitler Ak-trollerle iç içe çalışan Cemaate bağlı sosyal medya kadrolarının istihbarat ağına takılmamak işten değildi. Adamlar "sağlam" çalışıyor. Bizimki gibi nüfus kütüğüne 3K'lı diye fişlenenlerin peşine iti kopuğu takmak defakto devlet politikasına dönüştüğünden, çağ da geçse saldırgan mantalitenin dışavurumundaki yıkıcılık kendini koruyor.
KAFALARI EZBER ŞABLONLARLA ÇALIŞAN PARA-MİLİTER KADROLARIN BİZLERİ KRİMİNALİZE ETMESİNDEN KOLAY ŞEY YOK.
Büyük ablam, atalarımızın inancı olan Alevilik yerine okyanus ötesinden ihraç edilen bir dine kendisini adadı 2000'lerin başından itibaren. Ülkede  Zirve katliamı, Rahip Santoro cinayetleri olurken büyük ablam Yahova şahitlerinin misyonerliğini yapıyordu. Ne var ki BİZler toplum olarak kişinin kendi tercih ettiği inancı ya da inançsızlığı eleştirsek de o kişinin iradesine karışmayız. Ancak kökten dincilerin yükselişe geçtiği bir dönemde devlete bağlı birimler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Halihazırda nüfus kütüğü 3K ile fişlenmiş bir kesimiz. Üzerine bir iki bahane daha eklemeleri, hedef tahtasına konulmamız için yeter de artar bile. 80'lerden sonra yükselişe geçen, Adnan Oktar gibi taşeron kumpas çetelerini kullanan "mütedeyyin" cemaat holdingler ve onlara bağlı siyasi güç odakları maalesef bize düşmanlık gütmekten hiç vazgeçmediler. Çoluk çocuğumuza kadar musallat olan şer odaklarını aleyhimizde harekete geçirdiler. FETÖ örneğinde de görüldüğü üzere sızmadıkları siyasi kesim kalmadığından, saldırılarını dört koldan hiç sınır tanımadan devreye koydular.

ÖZETLE - Bu coğrafyanın en kadim halklarından Alevi Kürtler olarak dünün Apoletlilerinden ne hayır gördük ki bizi hedef tahtasına koymayı ihmal etmeyen dindar ve kindarlardan bir hayır görelim. Ne diyelim, Allah insana düşmanın namert olmayanından nasip etsin.




Biz adam olmayız eski basım ile ilgili görsel sonucu

Bu blogdaki popüler yayınlar

Son 5-6 yıldır elimi attığım her işin altından istisnasız çok kötü kokular geliyor

Devletin en kilit kurumlarında Cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar grupları

Bir tür yasalar üstü "tecrit ve imha" yöntemiyle mi karşı karşıyayız?