Aralık 1997, Ankara Garı...

İnsanlar - annemde olduğu gibi - doğru ile yanlışı ayırt edemeyebilirler. Kurumlar bu yüzden vardır. Eğer kurumlar da insanlar gibi hataya düşen subjektif yapılara dönüşürse, toplumda telafisi imkansız hasarlar oluşur ve bunun altından kalkılamaz. ODTÜ'de öğrenciyken trafik kazası geçirdim. Arabanın çarpmasıyla bacağım altı yerden kırıldı. Aracın ön kaportasına zarar verdiğim gerekçesiyle İsviçre Sigorta'dan öğrenci yurdumdaki adresime ceza geldi. Zira çarpan taraf Emniyetteki güç ilişkilerini ve Yargıdaki bağlantılarını kullanarak beni suçlu göstermişti. Yakın arkadaşlarım bu haksızlığa sessiz kalmayıp ODTÜ rektörüyle görüşmüşler. Bölümden arkadaşlarım ve hocalarım da bu duruma razı olmadılar. Haklı ve mağdurken beni suçlu gösterenlere karşı savunmamı rektörümüzün avukatı yaptı. Mahkeme ilk hatalı kararı düzeltti ve diğer tarafın asli kusurlu olduğuna karar verdi. O günlere dair unutamadığım iki olay vardır: İlki, aracıyla bana çarpan Bilkentli kızın babasının hastane...