Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Akran Zorbalığı

Resim
Oğlumun benden ayrı kaldığı iki yıl boyunca içeriğine vakıf olamadığım akran zorbalığına, tehdit ve baskılara maruz kaldığını düşünüyorum. Ona bilmediğim yol ve yöntemlerle baskı uygulayanlar, annesi olarak benimle yılda en fazla bir- iki defa görüşmesine müsaade ediyorlar.  Üçüncü görüşmeyi asla yapamıyorum çocuğumla. Sudan bir sebeple ve hatta kimi zaman ortada hiçbir sebep yokken telefonlara engel konuluyor, okuduğu okula onu görmeye gittiğimde aşağı inmiyor ve aşırı duygusal tepkiler veriyor. 8. sınıfta verdiği tepkiyi bugün okuduğu liseye onu görmeye gittiğimde de verdiğini üzülerek öğrendim, beni görmek için aşağıya inmedi. Daha sonraki görüşmemizde bu davranışının izahını veremiyor, sadece benden özür dilemekle ve bir daha yapmayacağına söz vermekle yetiniyor ancak o sözlerini de tutmuyor. Bir anne olarak oğlumun sistematik baskı altında olduğundan zerrece şüphem yok. Oğluma ikizi kadar benzeyen bir çocuğu 2018 yılında yaşadığım binaya sokup çıkaran bir düzenek ortaya çıkt...

“Siber silahlara karşı kimse güvende değil”

Resim
WhatsApp'ın İsrailli siber gözetim firması NSO Group'a casusluk suçlaması ile dava açması, siber güvenliği tekrar gündeme getirdi. Türk Stratejist Cem Bağcı, WhatsApp 'ın İsrailli siber gözetim firmasına açtığı ‘casusluk' davasına dikkat çekerek, önemli açıklamalarda bulundu. Dünyanın siber silahların hedefinde olduğunu vurgulayan Bağcı, “Buna karşı tek çözümün yerli ve milli siber silah projelerinin geliştirilmesidir. Yerli ve milli araçların geliştirilmesi için girişimciler teşvik edilmeli; Türk dijital savaş ordusu kurulmalıdır.” ifadelerini kullandı. Siber silahlarla dijital istihbarat savaşlarına daha çok tanık olacağımızı vurgulayan ünlü stratejist, “Siber silahlara karşı kimse güvende değil” dedi. WhatsApp'ın İsrailli siber gözetim firması NSO Group'a casusluk suçlaması ile dava açması, siber güvenliği tekrar gündeme getirdi. WhatsApp aracılığı ile 20 ülkede bin 400 kişinin telefonlarının izlendiği iddia ediliyor. Bu kişiler arasında hükümet yetkilileri,...

Aile Mahkemeleri, Emniyet, Savcılık çocukları korumaktan aciz

Kırk yılın başında ulaşabildiğim oğlumla dün güzel güzel konuştuk. Bugün için bana geleceğine söz verdi ve ben bütün gün onu bekledim. Telefonla ulaşamıyorum. Babasına zaten eşi Nagihan Gür'ün davaları başlattığı günden beri ulaşamıyorum. Şimdi bu çocuk anneme gidiyorum diye evden çıksa, kim nereden bilecek çocuğun nereye gittiğini. Sürekli aynı şeyi yaşıyoruz.14 yaşında bir çocuk. Anne ve babasının iletişimsizliğini kullanan sapkın birilerinin eline düşse bunu kim bulup çıkaracak, çocuğu kim kurtaracak içine düştüğü durumdan. İki defa savcılığa başvurdum çocuğumun internet ve telefon hatlarının incelenmesi ve herhangi bir zorbalığa maruz kalıp kalmadığının tespiti için. Seyit Ahmet Doğru adındaki savcıya yönlendirilen her iki başvuru da bir süre askıda bekletilip üzeri kapatıldı. Çocuklarımızı nasıl koruyacağız biz? Çocuklarımız internetteki her tür networkte etkinliği olan sapkın çetelerin elinde oyuncağa dönüştüyse, bunu bulup ortaya çıkarmak nasıl mümkün olacak eğer sapkınlık ...

Sizin gittiğiniz her yere sizden önce aleyhinizde üretilmiş manipulatif bilgi ve belgeyi servis ediyorlar

ARZ-TALEPLE ÇALIŞAN YASALARDAN MUAF TAŞERON DİJİTAL ÇETELER Birb irinden çok farklı siyasi çevrelerden Emniyete-Adliyeye kadar güçlü bir manipulasyon ağı kurmuşlar. Bir ucunda hackerlerin, bir ucunda adi fuhuş çetelerinin kol gezdiği, hiçbir ahlaki-vicdani kuralın işlemediği bu yasalar üstü devasa suç mahaline darbe indiremeyen DEVLET ahlaktan, namustan, hukuktan söz etme hakkına sahip olamaz! Hedefe konulan kişilerin aleyhinde üretilmiş profesyonel ellerden çıkma manipulatif bilgi ve belgeyi mümkün olan her yere servis ediyorlar. Böylelikle kişinin yaşam alanlarının daraltılmasını ve kişiyi yalnızlaştırmayı hedefliyorlar. Bundan maddi manevi kazancı olanlar işin arz/talep tarafını oluşturuyor. Suça ortak etme/ödül döngüsüyle genişleyen bu ahlaksız sistem kendi habitatını kurmuş. Küçük çıkarlarla çalışan "ara katmanlar" da mevcut. Bu "ara katmanlar" yalan ve iftiralardan kendilerine düşen rolü yerine getirerek aslında işin büyük kısmını üstleniyorlar.  Şahse...

Çocuklar arasında yaygınlaşan "siber zorbalık"

[Siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba yapılan teknik ya da ilişkisel tarzda zarar verme davranışlarıdır. Vikipedi ] İnternet dünyasına doğan Z kuşağı bizim gibi eski toprakların idrakini aşan bir beyin algoritmasıyla yetişiyor. Yaşadıklarını ifade biçimleri bile zaman zaman algı kapasitemizin dışına çıkabiliyor. Bunlar uzmanlık gerektiren başlıklar. Benim dikkatimi cezbeden konu daha ziyade çocukların kendi aralarında kurduğu, içinde ağır hak ihlallerinin yaşandığı ve yasadışı birçok suçun işlendiği networklerin kimler tarafından işlevsel hale getirilerek kullanıldığ ı meselesidir. Çocuklar, i nternet üzerinden farklı siyasi sekterlerin ya da farklı güç odaklarının, ellerini hiç kirletmeden kullandığı birer araç haline getiriliyor. Çocukları laboratuvar faresi gibi yönetip yönlendiren bu yapılar çağın en büyük düşmanı olarak tarihe geçme potansiyeline sahipler. 10-14 yaş aralığı kritik. Zihinleri her türlü telkine açık olan bu ya...

Hakikat hiçbir zaman insanın çok uzağında olmadı. Ancak insan hakikate yüz çevirdi.

Resim
Çarpıcı bir Röportaj:  Türkiye'den IŞİD'e katılan İlyas Aydın: İstihbarat servislerinin gayrimeşru çocuklarıyız Not: ÖSO S.Peker'in yolladığı Toyotaları da satmıştır. ÖSO kim? Muhteviyatı sürekli değişiklik gösteren, başta Seküler Kürtler ve Aleviler olmak üzere kendileri gibi olmayanlara düşmanlık güden kökten dinci faşist bir silahlı örgüt. On binlerce Afrinli,  başıbozuk ÖSO istilası yüzünden aileleriyle birlikte evini barkını terk ederek güneydeki çorak arazilere kaçmak zorunda kaldı (Uluslararası kuruluşların raporlarında bunların kaydı vardır). Boşalan evlere, nüfus mühendisliğine soyunan istilacılar kendi ailelerini yerleştirmeyi ihmal etmedi. Ne var ki "insan" her yerde var. Yabancı basına yansıyan röportajlarda, bu evlere yerleşen kökten dinci ailelerden bazılarının "içimize sinmiyor" açıklamalarına da denk gelmişliğimiz vardır. Yüzlerce yıldır Afrin'i yurt edinmiş Kürt Soydaşlarıma iki yıldır kan kusrturan ÖSO denen ne idüğü muamma...

Oğlumun güvenliğiyle ilgili soruşturma talebime "kovuşturmaya yer yok"

kararı alan savcıya giderek, herhangi bir sorunun yaşanmış olduğuna dair somut deliller ortaya koyarsam buna ne diyeceksiniz, diye sordum. Ne gibilerinden manasında bakınca, mesela oğlumun babasında kaldığı süre boyunca telefonuna kayıtlı olan gmail adresine ait konum ve işlem geçmişi bende, dediğimde bana "ama bu bir suç" diye karşılık verdi. Pardon?! Çocuğuma iki yıldır ulaşamıyorum, çocuğum benden özellikle izole edilerek alıkonuluyor, bana düşmanlık hisleriyle dolduruluyor dediğimde oralı bile olmazken, bende suç bulmaya çabalamak nedir? Çocuğuma uygunsuz söz ve davranışları telkin edenleri bulun diyorum, bana zerre kadar yardımcı olmadıkları gibi en ufak bir fırsatta suçlu durumuna düşürmeye çalışıyorlar. Herkes mi yavuz hırsız olmuş?! Siz tekin değilsiniz. Sağlam ayak değilsiniz. Kellemi keserim ki değilsiniz. Savcı ve yardımcısı Samet. Savcıdan ziyade Samet adlı şahıstan şüpheleniyorum. iddia ediyorum; Samet adlı şahıs, aleyhimde karar alınması için ya bir yerden rüşv...

Aileden insanlar kim/ler/in topluna girdiklerini izah etmeye mahkumlar

Resim
2015 yılından beri beni maddi manevi yılgınlığa düşürmek ve yalnızlaştırmak isteyenlerin planları bir bir gün yüzüne çıktıkça, zamanında kavramakta güçlük çektiğim tuhaf hal ve tavırlarının izahı da gelecektir diye umut ediyorum. Arat (Arkadaşım Papatya'yla bütün gün onun babasının eski ofisinde çalıştıktan sonra eve dönerken bütün yorgunluğumuza rağmen Arat'ın Galata'da çalıştığı dükkanın önünden selam vermeden geçip gitmek ayıp olur dedik, uğrayıp hal hatır sorduk. Akşamında bu mesajı atmış bana. O gün bugündür görüşmüyorum. Benim bu geri zekalı akrabalarımın kimlerin topluna girip ne yaptığını Allah bilir.) bir sonraki caps'te ablam Sibel'in mesajları yer alıyor. Sibel (2013 Eylül'ünde Kemal'le kati biçimde ve net olarak ayrılık kararı aldığımız günden beri Sibel'in tek derdi - ne hikmetse- oturduğum evin Kemal'in hakkı olduğu lobisini yürütmek oldu. Boşanmanın gerçekleştiği 2014'den bir yıl sonra bile hala aynı argümanı tekrarlayın...

Bütün bu davaların, beni ve çocuğumu ateşe atmalarının sebebi çıkıyor ortaya

Avukat Nagihan Gür Altaylı devletin en prestijli kurumlarından biri olan TMSF çatısı altında planladığı tezgahların her ince ayrıntısını hesaplayarak hareket ediyor. 2017'de somut gerekçe sunmaksızın açtıkları velayet davasının arka planında yine bu kirli hesaplar çıkıyor. Yakın bir dostum beni bu konuda beni uyarmıştı. Kadının bütün derdinin kuru mülkü oğlumun üzerinde olan daireyi almak olduğunu söylemişti.  Gerçekçi gelmemişti bana.  Kadın ortak mülkü de edinme derdindeymiş. K urumsal destekli yalancı şahitliklerin, dijital manipulasyonların, sosyal medya  trollerinin , nitelikli iftira düzeneklerinin arka planından bunlar çıkıyor. Zaten  ne işi olur benim gözümden sakındığım evladımla bu çıkarcı kadının. Ben ölünceye kadar geçerli olan intifa hakkını nitelikli iftira çeteleriyle kurduğu çıkar ilişkileri üzerinden beni itibarsızlaştırarak el koymak için sosyal ve siyasal güç çevrelerini kullanmışlar. Anlamıyorum bu işlerden. Bir sürü hukuki saldırıya maruz kaldım,...