Rasyonel davranması gereken kurumlar nesnel doğrulardan uzaklaşırsa...

Sınır ötesi operasyonlarda aralarında çocukların da olduğu sivil kayıplar var. Ana akım medya tek kelime yazmıyor. Şimdi ben bu meseleyle ilgili görüşlerimi yazarsam, faşist para-militer çeteler, anında deepfake çekimlerle beni porn-hup'lara, küçük düşürücü absürt videolara ekleyip konu komşuya, kapıya gelen sucuya, kargocuya, tesisatçıya, liseli gençlerin sosyal medya gruplarına servis ederler. Sapkın siber çetelerle çoluk çocuğumuza zorbalık yapmaya başlarlar.  Sekiz yıldır aynı hikaye.   O yüzden susayım.  Zira yıllardır aynı yöntemlerle saldırıyorlar . B irileri düğmeye basıyor ve hemen her yerde düzeysiz hal ve tavırlarla karşılaştığınız yeni bir yaşam evresine giriyorsunuz. Zan altında bırakan yayın ve paylaşımları otomasyona bağladıkları için  eve gelen bulaşık makinesi tamircisi bile  karşınıza geçip "DELİ KARI" diye hakaret edecek cesareti kendinde buluyor, düne kadar "abla" diyenler bıyık burkmaya başlıyor. 2011-2012'de baş gösteren ufak tefek...

İnsanlar doğru ile yanlışı ayırt edemeyebilirler. Kurumlar bu yüzden vardır. Eğer kurumlar da insanlar gibi hataya düşen subjektif yapılara dönüşürse, toplumda telafisi imkansız hasarlar oluşur ve bunun altından kalkılamaz. İnternet ve sosyal medya tuzaklarının, siber ve akran zorbalıklarının farkında bir anne ve bu konular üzerinde çalışan bir sosyolog olarak yıllardır evladım için verdiğim mücadelede  kurumsal yapıların önüme duvar gibi dikilmiş olması  sorgulanması gereken vahim bir durumdur:   Bknz. SİBER ÇETELERİN HEDEFİNDEKİ ÇOCUKLAR Pedagoji Derneği Kurucu Üyesi Psikolog Banu Yaşar günümüzde anne ve babaların, henüz içeriğine çok vakıf olmadıkları tehlikelerle karşı karşıya olduklarını söylüyor. Yaşar konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer veriyor: " Çevrim içi oynanan bazı oyunlarda maruz kalınan negatif uyaran ve yönergeler zihin tarafından sorgulanmadan kabul ediliyor. Yetişkinlerde bile bu böyleyken, doğruyu yanlıştan ayırma yetisi henüz tam anlamıy...

Telefonları hack'liyorlar, dijital takibe alıyorlar, ortam dinliyorlar, güvenlik kameralarına ve mobese kayıtlarına sızıyorlar, her hal ve hareketinizi kayda alıyorlar, eşgal benzerlikleri ya da deepfake'lerle dikkat çeldiriyor. Eş zamanlı olarak birbiriyle bağlantılı sayısız insandan elde ettikleri verilerle kurdukları devasa veri bankalarını ve yapay zeka destekli programlarını kullanarak kurgu ve hikayeler üretiyorlar. Yayın ve paylaşımlar yaptıkları telefon sinyallerini hedefteki kişinin ikamet ettiği yere denk getiriyorlar. "Cezasızlık Zırhı" olarak akran ve siber zorbalıklarıyla tuzağa düşürdükleri çocukları kullanıyorlar. Sistem tarafından beslenen paramiliter yapılanmalara eklemlendiklerinden Emniyet/İstihbaratta kendilerine belli bir koruma alanı da sağlıyorlar. Kurdukları koordinasyonla Yargı süreçlerini manipule ediyorlar.  Ulusaşırı siber çetelerin ve yerellerdeki/kurumlardaki işbirlikçilerinin koordinasyonuyla yürüttükleri saldırıları 2011 yılından bu yan...

15 Temmuz Darbesine destek veren uluslararası siber çetelerle ve taşeron trollerle imtihan edildik 2011'den beri Blog yazarıyım. Toplumsal olayları kendi meşrebimce muhalif bir cepheden yorumlayıp paylaşıyorum. Yıllardır sosyolojik bağlamıyla politika ve güç ilişkilerindeki katmanlarla ve sosyal medyanın gündemi işleyiş biçimiyle ilgileniyorum. Malzemesi bol bir alan. İşin "magazinel ve ahlaki" boyutunda nelerin döndüğünü de gayet iyi biliyorum. Araştırma konusu yaptığım ve takibe aldığım troll hesapların/sayfaların siyasetle özde alakaları bulunmuyor. Arz/taleple çalışan bir piyasada iş görüyorlar. Sıfır değer politikasıyla hareket ediyorlar. Tek odaklandıkları nokta kısa yoldan para kazanmak.  2013 Haziran'ında gelen bir telefonda bana, "bu işleri bırak" diyen şahıs, ne tesadüftür ki 15 Temmuz askeri darbesinin yaşandığı esnada gece saat 03:13'te "DARBE TİYATROSU" caps'lerini sosyal medyaya servis eden troll çetesinin başı çıktı.  Bunları...